SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

DEHAYA BAHSİ

<< 2807 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْمَلِكِ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كُنَّا نَتَمَتَّعُ فِي عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَذْبَحُ الْبَقَرَةَ عَنْ سَبْعَةٍ وَالْجَزُورَ عَنْ سَبْعَةٍ نَشْتَرِكُ فِيهَا

 

Câbir b. Abdullah'dan rivayet olunmuştur ki:

 

Biz Resûlullah (S.A.V.) zamanında temettü' haccı yapar ve ortaklaşa yedi (kişi) ye bir sığır ve (yine) yedi kişiye bir deve kurban ederdik.

 

 

İzah:

Müslim, hac; Tirmizî, hac; Nesâî, dahaya; Muvatta dahaya; İbn Mâce edahî; Ahmed b. Hanbel III-335, V-409.

 

Temettü' Haccı: Hac ile umreyi ayrı ayrı iki ihramla yapmaktır.Bir hac mevsminde hem hac hem de umre yapmaya muvaffak olan bir kimseye bu muvaffakiyetinin bir şükrü olmak üzere kurban kesmek vâcib olur.

 

Konumuzla ilgili bu hadis-i şerifte, Hz. Peygamber (S.A.V.)'in Devr-i saa­detinde temettü haccından sonra deve ile sığırın yedişer kişi arasında ortak­laşa kurban edildiği ifade edilmektedir.

 

Aslında bu hadisin yeri, hac bölümü olmakla beraber bir sığırın veya bir devenin yedi kişi arasında ortaklaşa kurban edilebileceğini ifade etmesi cihetiyle musannif Ebû Dâvûd (r.a.) bu hadisi mevzumuzu teşkil eden bâbla ilgili görerek buyara yerleştirmiştir.

 

Kurban bayramında, Mina'da şükür kurbanı (hedy) olarak kesi­len bir deve yahut da bir sığırın kaç kişiye yeteceği mevzuunda ihti­lâf vardır, Âlimlerin bu husustaki görüşlerini şu şekilde özetlemek mümkündür.

 

1. Hedy kurbanında ortaklık caizdir. Ancak mes'ele ulema arasında ih­tilaflıdır. İmam Şafiî, İmam Ahmed ve Cumhur ulemaya göre; hedy kurba­nı vâcib olsun, nafile olsun kesenlerin ister hepsi ibadet niyetiyle olsun yahut bazıları et için iştirak etsin müştereken kesilebilir. Delilleri bu hadislerdir.

 

Dâvud-u Zahirî ile Malikîlerden bazıların göre, ortaklık ancak nafile ola­rak kesilen kurbanda caizdir. Vâcib kurbanda bu caiz değildir. İmam Ma­lik, hedy kurbanında mutlak süratte ortaklık caiz olmadığına kaaildir.

 

İmam Azam'a göre, ortaklaşa kurban kesenlerin hepsi ibadete niyet et­mek şartıyla, caizdir. İçlerinden bazıları et için keserse, ortaklık caiz değil­dir.

 

Koyunu ortak kesmek âlimlerden hiçbirine göre caiz değildir.

 

2. Deve ile sığır yedi kişiye kâfidir. Bunlardan her biri yedi koyun yeri­ni tutar.[A. Davudoğlu, Müslim, VII-23.]

 

3. Said b. el-Müseyyeb ile İshak b. Kahuye ve İbn Huzeyme ise "her ne kadar Mina'da şükür kurbanı olarak kesilen bir deve veya bir sığır yedi kişiye yetmek hususunda eşit iseler de uhdiye kurbanı olarak kesildikleri za­man farklıdır. Uhdiye kurbanı olarak kesildikleri zaman bir sığır yedi kişiye yettiği halde bir deve on kişiye yeter" derler. Bu görüşlerini delil olarak da "biz bir yolculukta Resûlüllah (S.A.V.)'in beraberinde idik. Kurban bayramı günü geldi. Devede on kişi sığırda ise yedi kişi ortaklaştık.[Fethürrabbânî, el-Bennâ A. Abdurrahman XIII-84; Nesaî, dahaya; İbn Mâce edahî; Tirmizî Edahi] mealindeki hadis-i şerifi göstermişlerdir.

 

Bu görüşte olanlara göre devenin de sığır gibi sadece yedi kişi arasında kesilebileceğini ifade eden ve mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif, Mina'da kesilen hedy kurbanıyla ilgilidir. Uhdiye kurbanı ile ilgili değildir.

 

Her ne kadar Tekmile yazan da bu görüşü tercih etmişse de aslında bun­ların delilini teşkil eden mealini sunmuş olduğumuz hadis-i şerif, Buharî ve Müslim'in Câbir'den rivayet ettikleri "Resûlüllah (S.A.V.) bedene sayılan sığır ve develeri yedişer kişilik grublar halinde ortaklaşa kesmemizi emretti"[Neylü'l-Evtar, Şevkanî V-115.] mealindeki hadis-i şerifle "Peygamber (S.A.V.) ile birlikte yaptığımız hac ve umre­de her yedi kişi bir deveye ortak olduk. Bunun üzerine birisi kalkıp Cabir'e:

 

Devede olduğu gibi sığırda da ortaklık sahih midir? diye sordu.

 

Câbir de:

 

O ancak develerden sayılır. Cevabını verdi. mealindeki hadis-i şerife aykırıdır. Çünkü bu hadis-i şeriflerde deve ile sığır cinsinin bedene sayıldık­ları ve aynı sınıfa girdikleri ifâde edilmektedir. Bu ise, iki cins arasında hiç­bir fark olmadığı anlamına gelir. Cumhur ulemanın görüşü budur.

 

Hanefi âlimlerinden el-Kâsanî bu mevzuda şöyle diyor:

 

"Bize göre haberlerin zahiri manaları arasında bir çelişki görüldüğü za­man ihtiyatlı olan habere sarılmak icâb eder. Burada madem ki bir devenin kurban olarak yedi kişiye yeteceğinde ittifak, on kişiye yeteceği hususunda da ihtilâf vardı. O halde devenin yedi kişiye yeteceğini ifade eden haberlere sarılmak ihtiyata daha uygundur."[Bedaiussanaî, el-Kasanî, V-71.]